Mahşer gününde peygamberlerin, özellikle İsa aleyhisselâmın şahitliğini tasvir eden âyetler, 330. Kur’an Buluşmasının gündemindeydi.
4 Aralık Cumartesi sabahı YouTube’un Erdemli Hayat kanalından yayınlanan Buluşmada, Mâide sûresinin şu mealdeki 109-111. âyetlerini okuduk:
Peygamberleri huzurunda topladığı gün, Allah “Size ne cevap verildi?” diye onlara sorar. Onlar “Biz bilmiyoruz,” derler. “Görünmeyenleri ve gizlilikleri bilen ancak Sensin.”
O zaman Allah, Meryem oğlu İsa’ya “Senin ve annenin üzerindeki nimetimi hatırla,” buyurur. “Hani seni Ruhu’l-Kudüs ile desteklemiştim. Sen beşikte iken de, yetişkin iken de insanlarla konuşurdun. Hani Ben sana okuma yazmayı, hikmeti, Tevrat’ı ve İncil’i öğretmiştim. Hani Benim iznimle çamurdan bir kuş sureti yapar, ona üflerdin de, Benim iznimle o bir kuş oluverirdi. Yine Benim iznimle anadan doğma körlerin gözlerini açar, abraşı iyileştirirdin. Yine Benim iznimle ölüleri diriltirdin. Hani, sen İsrailoğullarına deliller getirdiğin ve onların kâfir olanları “Bu düpedüz büyü” dedikleri zaman onların elinden seni kurtarmıştım.
Hani, Havarilere de “Bana ve elçime iman edin” diye ilham etmiştim; onlar da “İman ettik, şahit ol ki biz hakka teslim olmuş Müslümanlarız” demişlerdi.
İnsanlık tarihinde gelip geçmiş bütün peygamberlerin bir büyük şahitlik için çağırılacakları o büyük gün, istisnasız hepimizin şahit olacağı ve hepimizi yakından ilgilendiren bir gün idi. Ve Kur’an, başından sonuna kadar sürekli olarak bize o günü hatırlatıyor ve o gün için hazırlık yapmamızı istiyordu. Her ne kadar bize uzak bir zaman gibi görünse de, gerçekte o günün pek yakın bir istikbal olduğu, âyet ve hadislerin ışığında yaptığımız tesbitlerden en önemlisi oldu.
Bunun yanı sıra, dersimizde şu tesbitleri de yaptık:
İsa aleyhisselâm gibi bir ülü’l-azm peygamberin elinde ortaya çıkan mucizelere “okuma, yazma ve kitap” ile başlanması, hidayetin ilim ile olan münasebetine işaret ediyor.
Mucizelerin izn-i İlâhî ile gerçekleşmesi, peygamberlerin de tıpkı diğer insanlar ve varlıklar gibi, yaratma konusunda hiçbir dahlinin bulunmadığını vurguluyor.
Âhiret âlemine ait konuları çok uzak bir zamanda olup bitecek hadiselermiş gibi okuma temayülü hepimizde vardır. Ancak, âyet ve hadislerde de kesin ifadelerle bildirildiği gibi, âhiret âlemi çok uzak değil, bize çok yakın bir âlemdir. Herhangi bir anda başımıza gelebilecek olan ölüm geldiği zaman, âhiret âleminin ilk menziline adımımızı atmışız demektir. O andan itibaren uzak olan, dünya hayatıdır. Hattâ o kadar uzaktır ki, hiçbir şekilde geriye dönüş imkânı yoktur; âhiret ise artık adımımızı atmış olduğumuz bir âlemdir ve hiçbir zaman sonu gelmeyecektir. Kur’ân ve Hadis bize sürekli olarak bu hakikati hatırlatır ve bu muhakkak yolculuğa azıksız çıkmamamız için bizi uyarır. Hattâ Kur’ân’ın âhiret âlemine ait tasvirleri, şimdi okuduğumuz âyetlerde olduğu gibi, ekseriyetle geçmiş zaman kipiyle anlatılmıştır.
Bundan çıkaracağımız derslerden en önemlisi, bizim de bu olup biteceklere gerçekten olup bitmiş gözüyle bakmak ve bu dünya üzerindeki hayatımızın her gününde bu hatıraları tekrar tekrar yaşamak olmalıdır. Dünya hayatının kıymetini de ancak bu şekilde takdir edebilir ve onu lâyıkınca değerlendirebiliriz. Aksi takdirde, kitabı kapatır kapatmaz dünya hayatına gaflet içinde dönecek olursak, elimizdeki yegâne fırsatı da hebâ etmiş oluruz.
Hz. İsa’nın mahşer günündeki şahitliği ile ilgili âyetlere önümüzdeki Kur’an Buluşmalarında da devam edilecek.
Kur’an Buluşmalarının 330. bölümüne ait video kaydını buradan izleyebilirsiniz:
UTESAV organizasyonuyla gerçekleşen ve daha önce MÜSİAD Genel Merkezinde yapılan Kur’an Buluşmaları, salgın sebebiyle bir müddettir https://www.youtube.com/erdemlihayat adresinden Cumartesi günleri 07:30’dan itibaren canlı olarak yayınlanıyor. Kur’an Buluşmaları ile ilgili gelişmeleri kaçırmamak için bu sayfaya abone olabilirsiniz.