En’âm sûresinin ilk âyetleri 335. Kur’an Buluşmasında bize kısa bir kâinat turu yaptırdı.
Gökten, yerden ve insandan bahseden âyetleri okurken, görüntülerin de yardımıyla, hayalimizde göklerin büyüklüğünü ve yerin zenginliğini canlandırmaya ve insan olarak bu manzara karşısındaki sorumluluğumuzu anlamaya çalıştık.
Gündemimizdeki birinci ve ikinci âyetlerin meâli şöyleydi:
Hamd bütünüyle o Allah’a aittir ki, gökleri ve yeri yarattı, karanlıkları ve nûru var etti. Sonra da o inkâr edenler hâlâ başkalarını Rablerine denk tutuyorlar.
Sizi topraktan yaratan, sonra da bir ecel belirleyen Odur. Onun katında belirlenmiş bir ecel daha vardır. Siz ise hâlâ şüphe edip duruyorsunuz.
Kâinatın büyüklüğünü tasavvur etmek için rakamlara başvurduğumuzda karşımıza şöyle bir tablo çıktı:
· Yıldızlar, gezegenler, bulutsular, kuyruklu yıldızlar, yıldız kümeleri, galaksilerle dolu bir âlem.
· Yıldız sayısı, yeryüzünün bütün sahillerindeki kum tanelerinin sayısından daha fazla.
· Galaksilerin her birinde 100 milyon ile 100 trilyon arasında yıldız barınıyor.
· Yıldızlardan galaksiler, galaksilerden galaksi kümeleri yapılmış.
· Görünen kâinatta 2 trilyon galaksinin barındığı hesaplanıyor.
· Hepsinde aynı madde, aynı radyasyon, aynı kanunlar. Hayalimize sığmayan âlemler tek bir yönetim altında.
· Şehir ışıkları yüzünden göremediğimiz gece semâsında hakim manzarayı bizim galaksimiz Samanyolu teşkil ediyor.
Bu manzara karşısında Dünyamız hiç mesabesinde kalıyordu, ama onun da göklerde bulunmayan zenginlikte hayatlara ve sanatlara mesken olmak gibi bir üstünlüğü vardı:
· Kâinattaki trilyonlarca galaksiden bir tanesinde barınan yüz milyarlarca yıldızdan bir tanesi olan Güneşimizin gezegenlerinden biri: yeryüzü.
· Karaları, denizleri, havası, suyu, dağları, ovaları, nehirleri, gölleri, çölleri, vahaları ile, milyonlarca tür canlının sayısız bireyleri ile, kendi içinde âlemler barındıran bir başka âlem.
· Her doğanlar ve ölenler. Her an yerin altında ve üstünde, suyun altında ve üstünde rızıklanan sayısız canlılar. Her an sayısız dillerle Âlemlerin Rabbini öven ve tesbih eden varlıklar.
Konu ile ilgili âyet ve hadislerin ışığında yaptığımız değerlendirmeler bizi özetle şu sonuçlara ulaştırdı:
· Sûre, göklerin ve yerin, karanlıklar ile nûrun yaratılışına dikkat çekerek bizi uyandırıyor.
· Kendimizi hapsettiğimiz ve içinde yaşadığımızı sandığımız vehmî dünyamızın mezar gibi daracık kalıplarından çıkarıp gerçek âlem ile tanıştırıyor.
· Kuruntularımızın dünyasında güç sahibi olarak görünen şeylerin, olayların, varlıkların, insanların hepsi toplansa, gerçek âlemin yanında bir sinek, bir karınca, bir toz zerresi kadar bile bir varlık ifade edemediğini bize açıkça gösteriyor:
· Onlardan hangisinin gökleri ve yeri yoktan var edebilecek, var olanı ayakta tutabilecek bir gücü var?
· Hal böyle iken, gelmişi ve geleceğiyle birlikte bütün insanlar toplanıp da Allah’tan başka ilâhlar edinecek olsa, mütemadiyen Âlemlerin Rabbine hamd ve tesbihlerini sunan yer ve göklerin şahitliği karşısında bunun bir kıymeti mi olur?
· Soyut bir şekilde düşünüldüğü takdirde bu gerçeği kabul ve teslim etmeyecek kimse bulmak zor olabilir. Ancak yaşanan hayatın içinde bu hakikatin her zaman hatırlanmasına ihtiyaç olduğundan, Kur’ân-ı Kerim de veciz ve müessir ikazlarıyla sık sık bizi gerçek dünya ile karşı karşıya getiriyor.
En’âm sûresinin ilk iki âyetini okuduğumuz 335. Kur’an Buluşmasına ait kesintisiz video kaydını buradan izleyebilirsiniz:
UTESAV organizasyonuyla gerçekleşen ve daha önce MÜSİAD Genel Merkezinde yapılan Kur’an Buluşmaları, salgın sebebiyle bir müddettir https://www.youtube.com/erdemlihayat adresinden Cumartesi günleri 07:30’dan itibaren canlı olarak yayınlanıyor. Kur’an Buluşmaları ile ilgili gelişmeleri kaçırmamak için bu sayfaya abone olabilirsiniz.