Son Kur’an Buluşmasında, Hz. Peygamberin şahsında bütün müslümanlara imanlarından taviz vermemelerini anlatan ayetlerini birlikte okuduk.
İki buçuk yıllık hasret bitti ve pandemi sonrası yüz yüze ilk buluşmamız 10 Eylül Cumartesi sabahı MÜSİAD’ın Çobançeşme’deki genel merkezinde gerçekleşti.
UTESAV organizasyonuyla 2013 yılı başından beri düzenlenmekte olan Kur’an Buluşmalarının 359. bölümünde En’âm sûresinin şu mealdeki 56. âyetini okuduk:
De ki: Sizin Allah’tan başka yalvardıklarınıza kulluk etmek bana yasak edildi. De ki: Ben sizin heveslerinize uymam; aksi takdirde sapıtmış ve hidayetten mahrum kalmış olurum.
Kur’ân-ı Kerimin “hüdâ” ve “hevâ” olarak adlandırdığı ve 23 senelik nüzul süreci boyunca sürekli olarak dikkatleri çektiği bu iki yol arasında mü’minlerin yapacakları tercih belli idi. Ancak hevâ yoluna çağıran unsurlar da hayatın bir başka gerçeği olduğu ve her taraftan insanları kuşattığı için, bu konuda sürekli bir denetime ihtiyaç vardı. Bu konuya temas eden âyet ve hadisleri göz önüne alarak yaptığımız değerlendirmede başlıca şu tesbitler öne çıktı:
· Bunlara benzer âyetlerden de anlaşılacağı gibi, Kur’ân-ı Kerimin insanları çağırdığı yol ilim ve hakka dayanan hidayet yoludur; ondan başka yollar ise hiçbir bilgiye ve hakka dayanmayan hevâ yoludur.
· Bu âyetlerin çeyrek asra yaklaşan nüzul süreci içinde başından sonuna kadar aynı istikameti göstermesi ve aynı şeye (bilgiye, hakka, adalete dayanan hüdâya) çağırmış olması ve hevâyı hüdânın denetimine tâbi kılması, bu ilkenin mü’minler için bir ruh gibi hayatın bütün gözeneklerine nüfuz etmesi anlamını taşır.
· Şirk ve inkâr cereyanlarında ise durum tersidir. Onların yolunda hüdâ değil hevâ hakim durumda olduğu için, ilkeleri de o belirler. Bu durum, âyet-i kerimede “hevâsını ilâh edinmek” şeklinde tanımlanmıştır.
· Hevâ ve heves tehlikesi karşısında Kur’ân-ı Kerimin bu kadar vurgu yapması ve inkârcıların durumunu göstererek mü’minleri sürekli olarak uyarması, “hüdâya tâbi olma” ilkesini bir hayat prensibi olarak yerleştirmek ve bütün bir ömür boyunca dinamik bir denge durumunu korumak içindir. Çünkü nefis herkeste vardır ve fırsatını bulduğu takdirde dizginleri kendi hevâsının eline geçirmek ister. İman ise, buna karşılık, insanı her iki dünyada da esenliğe çıkaracak ve başarıya ulaştıracak olan formülü, hayatın bütün gözeneklerine nüfuz eden bir ruh halinde mü’minlere aşılamaktadır. Gerçekten de bu ilke, insanın hayatına bir ruh halinde nüfuz ettiği zaman, ona her hususta doğru yolu gösterecektir. Doğru yolu bulmanın yolu da Kur’an ve Sünnet ile iç içe yaşanan bir hayattan başkası değildir.
Kur’an Buluşmaları, daha önce olduğu gibi, bundan böyle yine Cumartesi sabahları MÜSİAD’ın Çobançeşme’deki genel merkezinde gerçekleşecek. Buluşmalar, sabah 7:00-7:30 arasında simit, peynir ve çaydan meydana gelen kahvaltı ikramından sonra 7:30-8:30 arasında sunum ve 8:30-9:00 arasında soru-cevap şeklinde cereyan ediyor.
Yeni dönemin ilk buluşması olan bu bölüme ait video kaydını buradan izleyebilirsiniz:
359. KUR’AN BULUŞMASI VİDEO KAYDINI BURADAN İZLEYEBİLİRSİNİZ.