UTESAV tarafından bugün MÜSİAD’ın Genel Merkezi’nde “Erdemli Hayat Sohbetleri”nin ilki, gazeteci-yazar Mehmet Ali Bulut ile “Sağlıklı Bir Yaşam İçin Kan Gruplarına Göre Beslenme” konusu konusunda gerçekleştirildi.
MÜSİAD Genel Merkezi’nde gerçekleştirilen sohbete MÜSİAD ve UTESAV üyeleri, muhtelif basın organlarının yöneticileri, sivil toplum kuruluşları ve derneklerin yöneticileri, iş adamları ve akademisyenler katıldı.
Konferansın açılış konuşmasını yapan UTESAV Mütevelli Heyeti Başkanı İsrafil Kuralay, müslümanların sekülerleştiğine vurgu yaparak “Erdem deyince namaz, oruç, cami, Cuma gibi kavramları ve eylemleri hatırlıyoruz ve Hz. Allah’ın bize verdiği bu vücut emanetini nasıl koruyacağımıza ve değerlendireceğimize dair bilginin erdem kapsamında olamayacağını düşünüyoruz. Aslında bilgileri bu şekilde sınıflandırarak, kategorize ederek sınırın dışına çıkmaya çalışıyoruz. O açıdan beslenme de bu vücudu korumakla ilgili olduğundan “Erdemli Hayat Sohbetleri” nin ilkini Mehmet Ali Bulut Bey’in “Can Boğazdan Çıkar” kitabını konu olarak belirledik.” dedi.
Konferansa özgeçmişini anlatarak başlayan gazeteci-yazar Mehmet Ali Bulut, yazmış olduğu eserlerin içeriklerine de değinerek yeme içme konusuna dikkat çekti. Bulut, “Beslenme, besin maddelerinin mizaç olarak vücut yapısına benzer hale gelmesi ve böylece dokulardaki günlük yıpranma ve yırtılmaların, tamire uygun hale gelecek ve düzeltilecek şekilde değişmesidir. İnsan, başına gelenler konusunda sık sık dönüp yediklerine bakmalı ki, bunların keyfî bir takdir değil, bir hak ediş meselesi olduğunu da kavrayabilsin. Yediklerimiz ve içtiklerimiz, bizden doğacak eylem ve fikirleri de etkiliyor. Yeme içme faaliyeti sadece besinlerle gıdalanan midemizi ilgilendiren bir konu değil. İnsan kalbi ve aklının halleri de yedikleriyle çok ilgili. Kötü beslenme insanın bu üç merkezini de olumsuz yönde etkileyen kapsamlı bir süreç.” dedi.
Vücudumuzun efendisi ve hakimi; midedir!
İnsan vücudunun hastalanmamak üzere tasarlandığını ifade eden yazar, “Fıtrata uygun biçimde yiyip içme alışkanlığını kaybeden insan, adeta onu kendi tercihleriyle zorla hasta eder. Böylece hastalık bir kader değil, tercih olur. Ağzımıza Cenâb-ı Hakk’ın yerleştirdiği tad duygusu bir kapıcıdır; midenin kapıcısı. Yoksa bu vücut sarayına alınacak yiyecek ve içeceklerin tanzimi ve idaresi noktasında vücudumuzun efendisi ve hakimi, midedir. Bugün insanların yüzde 90’ı kapıcının her türlü ihtilalciye geç demesi yüzünden, yani lezzet ve haz eksenli yaşamaktan dolayı hastadır, hastane kapılarında şifa arama peşindedir. Mide, iyice parçalanmamış kütle ve parça halinde gelen yiyecekleri hazmedemez, çürütür. Mide öğütme yeri değildir. Öğütme dişlerin işidir ve onu da bol enzim içeren tükürük sayesinde yapar. Bir insanın günlük gıda ihtiyacı, kendi yumruğunun hacmi kadardır. Tabii ki alınan besinin, sağlıklı ve hakiki bir gıda olması şartıyla… O da yaklaşık, 250 gram ile 500 gram arasında değişir. Yeme içme konusu bu denli mühim olmasa idi Kur’ân, bir sûresini “Sofra (Maide)”, bir sûresini de “Nimetler / Hayvanlar (En’am)” olarak adlandırır mıydı? Hatta içinde yeme ve içmeden bahsetmeyen sûre yoktur.” dedi.
İnsan ne kadar dikkat ederse etsin, kanının kirlenebildiğini ifade eden Bulut, “Kirlenen kan, kılcal damarları tıkar. Kılcal damarları tıkanmış bir vücut, şebeke sistemi bozulmuş bir bahçeye benzer. Kan gruplarına uygun bir beslenme usulüne uyduğunuz takdirde, ayrıca bir şey yapmanıza gerek kalmadan, hem vücudunuz hastalıklardan kurtuluyor, hem de fazlalıklarınızdan kurtuluyor.” dedi.
Biz acıkmadan yemeyiz!
“Mukavkıs’ın doktoruna verdiği cevapta Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuşlar: “Biz acıkmadan yemeyiz, yediğimiz zaman tıka basa midemizi doldurmayız ve senede bir defa hacamat yaparız.” İşte hacamat, her şeye rağmen yediklerimiz ve içtiklerimizden dolayı tıkanmış olan kan damarlarının açılması, temiz kanın yeniden her uzva yeterli miktarda ulaşabilmesi için yapılan bir işlemdir ve “sünnet”tir.”
İbn-i Sîna’nın muhteşem eseri, El-Kanun fi’t-Tıb‘ı çok iyi analiz ettiğini ifade eden yazar, İbni Sina’nın, et ile ekmeği birlikte yemenin, hastalanmak için tek başına yeterli sebep olduğu ikazını yapar. Hatta et ile ekmek arasında bir günlük süre geçmesi gerektiği fikrindedir, dedi.
Konferansın sonunda kendisine sorulan soruları cevaplayan Bulut, kan gruplarına göre hangi gıdaların yenip yenmeyeceğini sıraladı ve daha sonra kitaplarını imzaladı.